15 Aralık 2010 Çarşamba

OBSTETRİK GÖRÜNTÜLEME OBSTETRİK JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPPLER ULTRSONOGRAFİ RENKLİ DÖRT VE RENKLİ ÜÇ BOYUTLU USG SON SİSTEM GE VOLUSON 730 EXPERT VE PHILIPS HDI 4000 USG RENKLİ DOPPLER VE DÖRT BOYUTLU CİHAZLARIMIZLA UYGUN FİYATLAR VE YÜKSEK TEKNOLOJİ GÖRÜNTÜLEME HİZMETİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİMİZDE CD VE DVD KAYDI RENKLİ BEBEK RESİMLERİ BEBEK KAYDI RENKLİ CANLI VE DÖRT BOYUTLU YAPILMAKTADIR. İKİNCİ DÜZEY AYRINTILI DETAYLI USG İKİLİ TEST ENSE PLİ KALINLIĞI VE ENSEDE ÖDEM ÖLÇÜMÜ NUCHAL TRANSLUCENCY ÖLÇÜMÜ RUTİN OBSTETRİK KONTROLLER USG İLE 0-216-5218836 Ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü)Hamileliğin 11-13. haftaları arasında, tercihen 12. haftasında ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü) yapılır. Çocuğun sözde ense pilisinin kalınlığının ölçülmesi için ultrason çekilir. Ense pilisi, ense bölgesinde cilt altında ince bir nem tabakasıdır. Bu tabaka, sağlıklı çocuklar da dahil, bütün çocuklarda vardır. Fakat ense pilisi ne kadar kalın olursa, çocuğun Down sendromlu olma riski o kadar büyük olur.Kalınlaşmış ense pilisi, sadece Down sendromlu çocuklarda görülmekle kalmayıp, diğer kromozom anomalilerine ve bedensel anomalilere sahip çocuklarda da görülür. Kalınlaşmış ense pilisi ayrıca, normal hamileliklerde de görülür. Ense kalınlığı ölçümü çocuğunuz ve sizin için risk teşkil etmez. Ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü) Hamileliğin 11-13. haftaları arasında, tercihen 12. haftasında ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü) yapılır. Çocuğun sözde ense pilisinin kalınlığının ölçülmesi için ultrason çekilir. Ense pilisi, ense bölgesinde cilt altında ince bir nem tabakasıdır. Bu tabaka, sağlıklı çocuklar da dahil, bütün çocuklarda vardır. Fakat ense pilisi ne kadar kalın olursa, çocuğun Down sendromlu olma riski o kadar büyük olur. Kalınlaşmış ense pilisi, sadece Down sendromlu çocuklarda görülmekle kalmayıp, diğer kromozom anomalilerine ve bedensel anomalilere sahip çocuklarda da görülür. Kalınlaşmış ense pilisi ayrıca, normal hamileliklerde de görülür. Ense kalınlığı ölçümü çocuğunuz ve sizin için risk teşkil etmez. Kalınlaşmış ense pilisi tespitinden sonra ultrason Eğer kromozom araştırması normal sonuç vermişse ve ense pilisi kalınlığı 3,5 mm veya daha fazla ise, hamileliğin yaklaşık 20. haftasında ayrıntılı bir ultrason çektirilmesi teklif edilir. Kalınlaşmış ense pilisi, çocuğunuzda diğer (anatomik) anomalilere ve özellikle kalp anomalilerine işaret edebilir. Bu araştırmayı yaptırıp yaptırmamak konusundaki tercih tamamen ebeveynlere aittir. RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836

http://www.goruntulememerkezi.com/

http://www.radistanbul.com/

http://www.ikinciduzey.com

http://radistanbul.blogspot.com


 

DOWN SENDROMU (TRİZOMİ 21


 


 


 

DOWN SENDROMU


 


 


 


 


 


 

Down sendromu insanlarda en sık görülen kromozom anomalisi türüdür.

Zeka geriliği yapması ve erken yaşta ölüme neden olması nedeniyle

önde gelen toplumsal sorunlardan olan Down sendromu olgularının tümü

olmasa da önemli kısmı, gebelik döneminde çeşitli tanı yöntemleriyle

tanınabilmekte ve ailelere gebeliği devam ettirme ya da sonlandırma

seçenekleri sunulabilmektedir.

Down sendromu nedir?

Down sendromu ya da eski adlarıyla "mongolizm" veya "mongol bebek"

ilk kez 1866 yılında Dr. John Langdon Down tarafından "özel bir tür

zeka geriliği" olarak tarif edilmiş bir sendromdur. Moğol ırkına

mensup insanlara çekik gözlülükleriyle benzemeleri nedeniyle Dr.

Down bu bebekler için "mongoloid" terimini kullanmış, ancak daha

sonra Asyalı bilim adamlarının baskısıyla "mongol" terimi tümüyle

terkedilmiştir.

Down sendromunun genetik kaynaklı olduğu baştan beri düşünülmesine

karşın bu bebeklerin kromozom haritasının çıkarılması ancak 1959

yılında mümkün olmuştur. Daha sonraki yıllarda Down sendromunun

translokasyona bağlı şekilleri ve mozaik varyantı da olabileceği

keşfedilmiştir.

Dünyada yaklaşık olarak 660 yenidoğan bebekten biri Down sendromu

ile doğmaktadır. Bu haliyle Down sendromu insanlarda en sık görülen

malformasyon (yapısal bozukluk) türüdür.

Nasıl oluşur?

İnsan, hücrelerinde 46 kromozom içeren bir canlıdır. Kromozomlar hem

insan ırkına ait, hem de bulunduğu canlının bireysel özelliklerine

ait bilgileri depolayan DNA yapılı moleküllerdir. Bu DNA molekülleri

de vücudun işleyişiyle ilgili bir maddenin (enzimler ya da çeşitli

proteinler gibi) üretimine ait bilgiler içeren farklı genleri taşır.

Aşağıdaki resimde tümüyle normal bir insan kromozomu haritası

görülmektedir (Cinsiyet kromozomları XX olduğundan bu bir kadına

aittir).


 

Bu 46 kromozomun yarısı anneden yarısı da babadan gelir. İşte Down

sendromu insanlarda normalde anneden bir, babadan da bir olmak üzere

iki adet gelen 21. kromozom bilgisinin hücrede üçüncü kez

yeralmasıyla (Trizomi 21= üç adet 21 numaralı kromozom) ortaya çıkan

belirtiler topluluğudur. Bu fazladan kromozom yani DNA bilgisi

hücresel seviyede çeşitli genlerin iki kez değil üç kez ifade

bulması (overexpression) ve böylece çeşitli maddelerin üretiminde

anormallikler oluşmasına neden olur. Bu hücresel düzeydeki

anormallikler bebeğin vücuduna yansıdığında karşımıza Down sendromu

belirtileri topluluğu çıkar. Aşağıdaki resimde Trizomi 21 yapısı

taşıyan bir erkeğin kromozom haritası görülmektedir.


 

21. kromozom bilgisi hücreye fazladan nasıl girer?

21. kromozom bilgisi hücreye direkt olarak 21. kromozomun iki adet

yerine üç adet olması şeklinde girebileceği gibi, bu bilgi ek bir

kromozom şeklinde değil de başka bir kromozoma eklenmiş şekilde

(en sık 14. kromozoma eklenmiş olarak) hücreye girebilir.

Down sendromu olgularının en sık ortaya çıkma şekli (%95) üç adet

21 numaralı kromozom bulunması şeklinde olur. Bu durumda bireyin

kromozom sayısı 47'dir ve kromozom haritasında 21. kromozomun üç

adet olduğu gözlenir.

%4 olguda ise 21. kromozom hücrede 14. kromozoma eklenmiş şekilde

bulunur. Buna da translokasyona bağlı (yerdeğiştirmeye bağlı) Down

sendromu adı verilir. Böyle bir bireyin toplam kromozom sayısı

normal olmasına karşın 14. kromozomundan biri 21. kromozomu da

taşıdığından diğerinden daha uzun görülür.

Her iki durumda da sonuç aynıdır: "Fazladan" gelen 21. kromozom

bilgileri hücresel seviyede yarattıkları olumsuz değişikliklerle

Down sendromu ortaya çıkmasına neden olur.

21 nolu kromozom nasıl üç adet olur?

İnsanlarda bulunan 46 kromozomun 44'ü otozomal (bedensel yapı ve

işlevlerle ilgili), 2 tanesi de cinsiyet kromozomudur (ön planda

cinsiyete özgü işlevlerle ilgili kromozom). Erkeklerin cinsiyet

kromozomları XY yapısında, kadınların ise XX yapısındadır.

Üremeyi sağlayan hücrelerde kromozom sayısı yarıyarıyadır. Şöyle

ki, spermatosit adı verilen erkek hücreleri olgunlaşma aşamasında

mayoz bölünme adı verilen bölünme şekliyle ikiye bölünerek 23, X

ya da 23, Y olmak üzere iki farklı yapıda kromozom taşıyan olgun

ve döllemeye hazır sperm hücrelerine dönüşürler. Kadınlarda ise bu

mayoz bölünme her ikisi de 23, X yapıya sahip olgun ve döllenmeye

hazır oosit (yumurta hücresi) oluşumuyla sonuçlanır.

Cinsel birleşme sonucunda döllemeyi Y kromozomu taşıyan

spermlerden biri gerçekleştirdiğinde bebeğin cinsiyeti erkek, X

kromozomu gerçekleştirdiğinde ise kadın olarak belirlenir.

Down sendromu gelişiminde ise yukarıda anlatılan fizyolojik

olaylar zincirinin kadın tarafındaki kısmı bozulur. Mayoz

bölünmede herhangi bir nedenle tam ikiye ayrılma gerçekleşmez ve

bir oosit hücresi mayozla ikiye bölündüğünde 21. kromozom,

nondisjunction (ayrılmama) adı verilen olgu sonucunda bölümlerden

birine hiç ulaşamaz. Yani kadının oositleri arasında 24 adet (21.

kromozomun ikisini de alan) ve 22 adet (21. kromozomu hiç

içermeyen) kromozom taşıyan anormal oositler gelişir. Sperm 22

adet kromozom taşıyan hücreyi döllediğinde gebelik daha fazla

devam edemez ve düşükle sonuçlanır. Sperm 24 adet kromozom taşıyan

hücreyi döllerse oluşan zigot (embriyo öncesi dönem) 47 adet

kromozom taşıyan ve 21. kromozomu üç adet olan "Trizomi 21"yapıya

sahip olur.

Nondisjunction (ayrılmama) olayı anne yaşıyla birlikte artış

gösterir. Bunun nedeni muhtemelen oositin (yumurta hücresinin)

yaşlanmasıdır. Nondisjunction en sık 21. kromozomda meydana

gelmekle beraber 18. kromozomda, 13. kromozom da ya da çok ender

olarak diğer kromozomlarda meydana gelir. Her bir nondisjunction

hücrelerde fazladan bir kromozom bilgisi demektir ve her bir fazla

kromozom kendine özgü belirtiler ortaya çıkarır (Trizomi 18 ve

Trizomi 13 gibi).

Trizomi aslında sıklıkla düşükle sonuçlanır. Bu "doğal seleksiyon"

adı verilen ve doğanın canlı hayatının "kalitesini" sürdürmesinde

etkili olan bir süreçtir. Düşük, erken gebelik döneminde

olabileceği gibi 20. haftaya kadar gecikebilir, ya da erken doğum

ortaya çıkabilir. Bir kısım olgular ise doğuma kadar yaşamaya

devam eder ve Down sendromlu bebekler olarak dünyaya gelirler.

Translokasyona bağlı Down sendromu

Dengeli translokasyon taşıyan bir anne ya da babadan bebeğe 21.

kromozom bilgileri 3. kez geçtiğinde bebekte translokasyona bağlı

Down sendromu ortaya çıkar. Bu tip Down sendromunun özelliği

bebeğin kromozom sayısının 46 (yani normal) olmasına karşın 21.

kromozomun 3. kopyasını taşımasıdır.

Bebekte translokasyona bağlı Down sendromu spontan (kendiliğinden)

olabileceği gibi translokasyon taşıyıcı bir anne ya da babadan da

geçebilir. Genlerinde translokasyonu olan anne ya da babanın 45

kromozomu olmasına karşın, tüm genetik materyal translokasyon

sonucu varlığını koruduğundan dış görünüşleri normaldir ve Down

sendromu özellikleri taşımazlar.

Dengeli translokasyon nedir?

Dengeli translokasyon bireyin kromozomlarından birinin yerinden

kalkıp başka bir kromozoma transloke olması ("göç etmesi ve

eklenmesi") durumudur. Örnek olarak 21. kromozomun bir tanesinin

yerini terkedip tümüyle 14 numaralı kromozomun bir tanesine

eklenmesi verilebilir. Böyle bir birey dış görünüş olarak tümüyle

normaldir, çünkü kromozom bilgisi eksik ya da fazla değildir.

Ancak bu bireyin kromozom haritası çıkarıldığında bireyin 45

kromozom taşıdığı ve 14 numaralı kromozomunda bir eklentisi olduğu

(21 numaralı kromozom) görülür.

Böyle bir birey çocuk sahibi olduğunda bebeğe fazladan 21 numaralı

kromozom içeren 14 numaralı kromozomunu verirse bebeğin kromozom

sayısı normal olmasına karşın 21 numaralı kromozom bilgisini üç

kez taşıması nedeniyle Down sendromu bulguları ortaya çıkar. Birey

bebeğine anormal 14 numaralı kromozomunu geçirir ancak 21 numaralı

kromozomunu vermezse bebek dengeli translokasyon taşıyıcılığını

annesinden ya da babasından almış olur ve Down sendromu

belirtileri göstermeden "taşıyıcı" olarak hayatını devam ettirir.

Bebeğe normal olan 14 numaralı kromozom ve normal 21 numaralı

kromozom geçerse bebek tümüyle normal doğar.


 

Down sendromlu bebeklerin dış görünüşleri nasıldır?

Bu bebekler doğduklarında tipik bir yüz görünümleri vardır. Baş

nispeten ufaktır, artkafa yassı görünür, ense kısa ve geniştir.

Burun kökü yassılaşmıştır, kulaklar kafada normalden düşük bir

seviyede durur ve gözler birbirinden ayrık ve çekik görünür. Dil

ağıza göre genellikle çok büyük olduğundan dışarı taşmış gözükür.

Ense cildi oldukça gevşek olduğundan ensede genellikle boğumlar

vardır. Bu bebeklerin tonusları (vücut gerginliği) düşüktür.

Parmaklar kısa ve tombuldur ve sıklıkla avuçiçlerinden birinde ya da

ikisinde simian çizgisi adı verilen tek bir çizgi vardır. Ellerin

serçe parmakları genellikle içe doğru kıvrımlıdır. Bunun nedeni bu

parmağın orta falanksının az gelişmiş olmasıdır.

Down sendromlu bebeklerde hangi organ bozuklukları görülür?

Down sendromlu bebeklerde en sık kalp hastalıkları ve sindirim

sistemi hastalıkları görülür. Kalp defektinin ağır olması bebeğin

henüz doğmadan önce kalp yetmezliği nedeniyle tüm vücudunun

şişmesine neden olabilir (hidrops). Bazı durumlarda sindirim

sistemindeki defektler tıkanıklıklara neden olur ve bu durumların

acil ameliyatla giderilmesi gerekebilir.

Down sendromlu bebeklerde yenidoğan ya da çocukluk çağında lösemi

(kan kanseri) daha sık gözlenir.

Down sendromunun birçok aile için en üzücü özelliği bebek büyüdükçe

barizleşen zeka geriliğidir. Bunun şiddeti bebekler arasında önemli

farklılıklar gösterir. Bu bebeklerin erken dönemlerden itibaren özel

bazı eğitim programlarına alınması ile başarılı sonuçlar

alınabilmektedir.

Yenidoğanda nasıl tanı konur?

Klinik bulgularla yenidoğanda Down sendromu tanısı koymak genellikle

kolaydır. Ancak kesin tanı kromozom analizi yapılarak konur.

Kromozom analizi ayrıca Down sendromu'nun "hafif" şekli olan mozaik

durumunun belirlenmesinde de önemlidir. Mozaik kromozom yapısına

sahip bebeklerde kromozomların bir kısmı normal yapıda olduklarından

sendromun tipik özelliklerinin bir kısmı gözlenmeyebilir ve zeka

geriliği de daha hafif olur. Aşağıda Down sendromlu bir çocuk

görülmektedir.


 


 


 

Ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü)

Hamileliğin 11-13. haftaları arasında, tercihen 12. haftasında ense kalınlığı ölçümü (NT ölçümü) yapılır. Çocuğun sözde ense pilisinin kalınlığının ölçülmesi için ultrason çekilir. Ense pilisi, ense bölgesinde cilt altında ince bir nem tabakasıdır. Bu tabaka, sağlıklı çocuklar da dahil, bütün çocuklarda vardır. Fakat ense pilisi ne kadar kalın olursa, çocuğun Down sendromlu olma riski o kadar büyük olur.

Kalınlaşmış ense pilisi, sadece Down sendromlu çocuklarda görülmekle kalmayıp, diğer kromozom anomalilerine ve bedensel anomalilere sahip çocuklarda da görülür. Kalınlaşmış ense pilisi ayrıca, normal hamileliklerde de görülür. Ense kalınlığı ölçümü çocuğunuz ve sizin için risk teşkil etmez. Kalınlaşmış ense pilisi tespitinden sonra ultrason

Eğer kromozom araştırması normal sonuç vermişse ve ense pilisi kalınlığı 3,5 mm veya daha fazla ise, hamileliğin yaklaşık 20. haftasında ayrıntılı bir ultrason çektirilmesi teklif edilir. Kalınlaşmış ense pilisi, çocuğunuzda diğer (anatomik) anomalilere ve özellikle kalp anomalilerine işaret edebilir.

Bu araştırmayı yaptırıp yaptırmamak konusundaki tercih tamamen ebeveynlere aittir.


 

adreslerinde güncel bilgiler barındıran RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİMİZ , merkezi ÜMRANİYE'de bulunan üç şubemizde halkımıza erişilebilir, sürekli, uygun fiyatlı ve üstün kaliteli görüntüleme hizmetini sunmaktadır. Deneyimli uzman doktorlarca kurulmuş bir şirket bünyesinde ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ve çok yakında ÜST KAYNARCA PENDİKTE MARMARA ÜNİVERSİTESİ EAH karşısında hizmet vereceğiz. Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.

Tüm İSTANBUL'a başta Anadolu yakası semt ve ilçeleri olmak üzere hizmet sunumu amaçlamaktayız.

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİNİ DESTEKLEMEKTE VE İNDİRİMLİ HİZMETLERİ UYGUN FİYATLARLA HALKIMIZIN VE AİLE HEKİMLERİMİZİN KULLANIMINA BAŞLATMIŞTIR.

BÜNYEMİZDE SON TEKNOLOJİ ULTRASONOGRAFİ, RENKLİ DOPPLER USG, MAMMOGRAFİ, KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ VE FULL DİJİTAL PANORAMİK VE SEFALOMETRİK PANORAMİK RÖNTGEN CİHAZLARI İLE HİZMET VERMEKTEDİR.


 

RADİSTANBUL ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY PENDİK GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

0-2165218836

0-216-6423432

Radistanbul Görüntüleme Merkezi Ümraniye son durakta 4 yıldır hizmet vermektedir. Bünyemizde ultrason, doppler, mamografi, kemik yoğunluğu ölçümü, panoramik ve sefalometrik diş röntgeni cihazları bulunmaktadır.


 

Kurumumuzda yapılan tetkikler;

Radyoloji veya radyodiagnostik veya halk arasında eskiden kullanılan

şekliyle röntgen doktorluğu, hastalıkların tanısı için yıllardır hizmet

veren bir tıp alanıdır. Yirmi yıl öncesine kadar sadece röntgen

cihazlarıyla verilebilen bu hizmet, artık çok çeşitli ve gelişmiş aletler

kullanılarak gerçekleştirilmektedir. Radyolojinin tıbbın en hızlı

ilerleyen dalı olduğu söylenebilir. Hızlı gelişmeyle birlikte bir çok yeni

kavramda karşımıza çıkmaya başlamış ve insanların kafalarında soru

işaretleri oluşmasına neden olmuştur.

Bu sayfanın amacı, radyoloji konusuyla direk ilişkisi olmayan insanları

bilgilendirmek, kafalarında oluşan sorulara kolayca ulaşabilecekleri bir

bölüm oluşturmaktır.

Mammografi

Ultrasonografi

Doppler Ultrasonografi

Hangi radyolojik incelemeyi yaptırırsanız yaptırın, yanınızda eski

incelemelerinizi götürmeyi unutmayın. Radyoloğunuzu ne kadar

bilgilendirirseniz, alacağınız verim o kadar çok olacaktır.

Ayrıntılı bilgiler elde etmek istiyorsanız


 


 

MAMMOGRAFİ

Mammografi meme dokusunun röntgen ışınlarıyla görüntülenmesidir. Genel

amaçlı radyoloji tüplerinde değişiklikler yapılmayı, bunun sonucunda

hastanın daha az radyasyon alması sağlanmıştır. Kullanılan cihaza bağlı

olarak otururken veya yatarken memenin değişik yönlerden görüntüleri

alınır. Çekim esnasında memenin komprese edilmesine bağlı rahatsızlık

hissi oluşabilir.

Mamografi belli yaştan sonra tarama testi olarak, memede bir kitle ele

geldiğinde, meme başında akıntı görüldüğünde, meme başının çekintiye

uğramasında, meme derisindeki değişikliklerde, meme biopsisinde

lokalizasyon amacıyla kullanılabilir.

Kadınların 70 yaşına kadar %13'nde meme kanseri çıkma riski bulunmaktadır.

Meme kanseri erken teşhis edilirse büyük oranda (%80-90 arası) tedavi

edilebilir. Bu nedenle mamografinin meme kanserinin erken teşhisinde bir

tarama testi olarak önemi büyüktür. Amerikan Kanser Derneği 40-49 yaşları

arasında 2 yılda bir, 50 yaşın üzerinde her yıl mamografi çekilmesini

önermektedir.


 


 


 


 

ULTRASONOGRAFİ (USG) (US-Ultrasonografi)

Ultrason, insan kulağının işitemiyeceği kadar yüksek frekanslı ses

dalgalarını kullanarak iç organları görüntüleyen bir tanı yöntemidir.

Ultrasonda radyasyon kullanılmaz. Bu nedenle gebelerde ve bebeklerde

rahatlıkla kullanılabilir. Cihazdan gönderilen ses dalgaları, hasta

vücudundan yansıdıktan sonra gene aynı cihaz tarafından algılanır. Yansıma

farklılıkları organdan organa değişir. Bu nedenle farklı yansımaların

olduğu yapılar, farklı görüntüler verirler. Normal yapılar içindeki bir ur

ya da kist, ses demetlerini farklı yansıttığı için farklı yapıda gözlenir

ve tanı konulur. Görüntü oluşturulması sırasında "prob" hasta vücudunda

gezdirilirkrn, altında kalan bölümün kesit görüntüleri, hareketli organlar

gibi ekranda kayar. Bu esnada radyolog tanı koyar. Elde edilen

görüntülerin tanıda çok fazla bir katkısı yoktur. US işlemi, ihtisasları

süresince yaklaşık 1 yıl eğitimini alan radyologlarca yapılır.

Ultrason hangi amaçlarla (endikasyonlar) yapılır ?

Ultrason çoğunlukla karaciğer, safra kesesi, pankreas, dalak, böbrekler,

mesane, yumurtalıklar ve rahim gibi karın içi organların görüntülenmesi

için kullanılır. Ultrason çekilmesi için başvuran hastaların en sık

şikayeti karın ağrısıdır. Karaciğer ve dalak gibi karın içi organların

büyümesi, safra kesesi ve böbrek taşları, apandisit, yumurtalık kistleri

ve karın içindeki tümörler ultrason ile teşhis edilebilen hastalıklardan

bazılarıdır.

Ultrason çekilmesi için hazırlık gerekir mi ?

Karın içindeki organların ultrasonu için hastanın aç karna olması gerekir.

Ayrıca mesane, yumurtalıklar ve rahimin incelenmesi içn hasta idrarına

sıkışık olmalıdır. Bunun dışında başka bir hazırlık gerekmez.

Ultrason nasıl çekilir ?

Hasta sırtüstü yatar. Cilt üzerine jel sürülür. "Prob" adı verilen cihaz

ile karın içindeki organlar cilt üzerinden incelenir.

Yan etkileri nelerdir?

Bugüne kadar gebelikte ve diğer incelemelerde gösterilebilen bir yan

etkisi yoktur.


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Normal Doğum Normal Doğum


 


 


 


 


 


 

Doğum gerçekten başladı mı?


 

Doğumhaneye hoşgeldiniz


 

Çok az kaldı


 

Epizyotomi (Dikişli Doğum)


 


 


 


 

Doğum Gerçekten Başladı mı?


 


 

Doğum eylemi yani "doğum sancıları", dış ortamda yaşamaya hazır hale gelmiş

bebeğin anne bedeninden ayrılmasıyla sonuçlanan bir süreçtir. Bu sürecin

başlangıcını düzenli uterus kasılmalarının ortaya çıkması, bitişini de bebeğin

doğması, plasenta ve diğer gebeliğe ait yapıların atılması, yani uterusun

boşaltılması belirler.

Normal doğum genel anlamda vajinal yolla gerçekleşen doğum demektir. Vajinal

doğumların %96'sı baş gelişi, geri kalan kısmı da makat gelişi şeklinde

gerçekleşir. Bu sayfada baş gelişi ile doğumun ayrıntıları anlatılmaktadır.

Anne adayının bedeninin doğum eylemine hazırlanması:

Doğum eyleminin başarıyla sonuçlanabilmesi için anne adayının bedeninde eylem

öncesi dönemlerde birçok hazırlık yapılır. Bu hazırlıklar gebelik başladığı

andan itibaren başlar: Gebelik bedende algılandığı andan itibaren işlevsel

olarak her zaman kasılmaya hazır olan uterusun kasılmaları baskı altında

tutulmaya başlanır. Bebeğin olgunlaşma süreci tamamlanana kadar da bu baskılama

devam eder. Gebeliğin ilerleyen dönemlerinde uterus üzerindeki baskı azalmaya

başlayınca kısa süren, genelde ağrıya yol açmayan ve nadir gelen kasılmalar

ortaya çıkar. Braxton-Hicks kasılmaları denen bu kasılmalar anne adayı

tarafından da hissedilir. Bunların amacı serviksi (rahimağzı) doğum eylemine

hazırlamaktır.

Serviks (rahimağzı) olgunlaşması

Serviks normal şartlarda oldukça dayanıklı bir bağ dokusundan oluşan, giriş

kısmı kapalı, sert, koni biçiminde bir yapıdır. Daha önce doğum yapmış olanlarda

1-2 cm açık olabilir. Bu yapı, doğum eyleminde çok önemli bir rol üstlenir:

Uterus kasılmaları bebeği doğum kanalından aşağı itmeye çabalarken serviks

yaklaşık olarak 10 cm genişliğinde açılarak bebeğin uterusun içinden çıkmasına

izin verir. Serviksin açılması uterusun doğum eylemi esnasındaki kasılmalarıyla

paralel gider. Serviksin uygun bir şekilde açılabilmesi için buna hazır olması

gerekir. Doğum eylemine hazırlık döneminde servikste bir dizi değişim başlar:

Giderek kıvamı yumuşamaya başlar. Yönü başta annenin bel kemiğine doğru iken öne

doğru yön değiştirir. Aynı zamanda servikste "silinme" denen bir süreç

gerçekleşir. Bu süreçte serviks uzunluğu azalır ve yapı incelir. Olgunlaşmış bir

serviks artık doğum eyleminin yarattığı kasılmalara duyarlıdır ve kasılmalarla

açıklığı giderek artmaya başlar.

Daha önce doğum yapmamışlarda genellikle serviksin olgunlaşma hazırlıkları

tamamlandıktan sonra kasılmalar başlar. Daha önce doğum yapmış olanlarda ise

serviks olgunlaşmasının bir kısmı doğum eylemiyle paralel gider (Örneğin daha

önce doğum yapmış olanlarda silinme doğum eylemi esnasında tamamlanabilir).

Doğum eyleminin başlamasına ne kadar var?

Gebeliğinizin başından sonuna kadar düzenli olarak rutin antenatal (doğum

öncesi) kontrollerinize gittiniz. Herşey yolunda gitti. Bebeğinizin tüm organ

sistemleri kendi kendine yetebilecek olgunluğa ulaştı. Doktorunuza en son

gittiğinizde doktorunuz artık "gününüzün dolduğunu" ve bebeğin doğuma hazır

olduğunu söyledi. Bundan sonra sizi neler bekliyor?

İlk olarak hatırda tutmanız gereken, doğum belirtileri başlamadığı sürece

doktorunuzun sizi çağırdığı tarihlerde antenatal kontrollere devam etmenizdir.

Gebelerin yanlızca %5'i tam 40. gebelik haftasında doğum yapar. Doğum eyleminin

40. gebelik haftasından iki hafta önce ya da iki hafta sonra başlaması normal

kabul edilir. Eylem başlamadığı sürece genel olarak haftalık kontroller devam

eder ve bu kontrollerde bebeğin NST ve/veya ultrason ile iyilik hali

değerlendirilir.

Doğum eyleminin başladığı nasıl anlaşılır?

Yukarıda bahsedilen hazırlayıcı kasılmalar bazen o kadar şiddetli olabilir ki

doğum eylemiyle karışabilir. Özellikle ilk doğumunu yapacak anne adayları gerçek

doğum sancısının nasıl bir şey olduğunu bilmediklerinden bu hazırlık kasılmaları

esnasında paniğe kapılabilirler. Gerçek doğum sancılarının başladığını ve artık

çantanızı alıp hastaneye gitmeniz gerektiğini nasıl anlayacaksınız?


 


 


 

Gerçek doğum sancılarının en önemli özelliği düzenli aralıklarla oluşmalarıdır.

Önceleri daha az sıklıkla ancak yine de düzenli aralıklarla gelen doğum

sancıları belli bir aşamadan sonra tipik olarak 10 dakikada üç kez ortaya çıkar

ve her bir kasılma yaklaşık 50 saniye sürer. Gerçek sancılar istirahat etmekle

geçmez. Şiddeti de zaman içinde giderek artar. Kasılmaları karnınıza

ellediğinizde rahatlıkla hissedebilirsiniz. Eğer kasılmalarınız belli bir düzene

girmişse ve istirahatle geçmiyorsa hastaneye gitme zamanıdır.


 


 


 

Doğum eylemine geçiş her zaman önce sancıların başlaması şeklinde olmaz. Bazı

anne adaylarında sancılar başlamadan önce su kesesi açılabilir. Böyle bir durum

ortaya çıkarsa bebeğin değerlendirilmesi için hastaneye gitmelisiniz.

"Nişan" denilen hafif kanlı-sümüksü akıntı, serviksteki bebeği koruyucu tıkacın

atılmasından ibarettir. Ek bir belirti ya da şikayet yoksa beklemeye devam

edebilirsiniz. Genellikle nişandan sonraki ilk iki günde doğum başlar.

Gebeliğinizin seyri esnasında size hemen doktora başvurmanızı gerektiren acil

durumlar doğum sancılarını beklemekte olan anne adayları için de geçerlidir.


 


 


 

Bunlar özetle:

Şiddetli ve istirahatle geçmeyen düzenli kasılmalarınız olursa doğum eylemi

başlamıştır, hastaneye gidiniz.

Kasılmalarınız aşırı uzun sürüyorsa, kanamanız oluyorsa, suyunuz gelmişse, bebek

hareketlerinde azalma hissettiyseniz ileri inceleme gerektiren bir durum var

demektir. Hemen doktorunuzla irtibata geçip hastaneye gidiniz.


 


 


 

Doğum için başvurduğunuzda hastanede yapılan ilk incelemeler:

Hastanede doktorunuzla buluştunuz. Doktorunuz sizin gebe kartınızda bugüne

kadarki antenatal kontrollerde elde edilen bulguları tekrar gözden geçirecek ve

sizden şikayetiniz hakkında ayrıntılı bilgi alacaktır. Daha sonra pelvik muayene

yapılması için doğumhaneye alınacaksınız.

Pelvik muayene

"Tuşe" adı verilen bu elle muayene çok önemlidir: Bu muayene serviksin açıklığı,

silinmesi ve yumuşaması, bebeğin başının doğum kanalının neresinde olduğu ve

amniyos kesesinin bazı özellikleri hakkında bilgi verir. Ayrıca doğum kanalının

giriş kısmı, kanalın özellikleri ve doğum kanalının çıkış kısmı konusunda da

önemli bilgiler bu muayenede edinilir. Kanalın kemik ve yumuşak doku yapısında

bebeğin geçişine engel olabilecek durumlar (çatı darlığı gibi) bu muayene

esnasında ortaya çıkar.

Bebeğin durumunun değerlendirilmesi

Pelvik muayene bittikten hemen sonra bebeğin kalp atımları ile uterus

kasılmaları arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi amacıyla yaklaşık olarak 20

dakika süreyle kardiyotokografik inceleme yapılacaktır. (Bazı doktorlar yalnızca

fetoskop denen cihazla bebeğin kalp atışlarını dinlerler.)

Doğum gerçekten başlamamışsa evinize gidebilirsiniz

Bu incelemeler sonucunda doktorunuz gerçek doğumun başlamadığı yönünde karar

verirse ve kardiyotokografi (ya da fetoskop ile duyulan bebek kalp atışları)

normalse sizi istirahat amacıyla evinize geri gönderebilir. Özellikle ilk

doğumunu yapacak olan anne adayları genellikle doğum eylemi henüz tam başlamadan

başvururlar. Bu durumda sizin gereksiz yere sattlerce hastanede kalmanızı

engellemek amacıyla bu yerinde bir karardır. Doktorunuz size gerçek doğum

sancılarının özelliklerini ayrıntılarıyla anlatacak ve bu ağrıların başlaması

durumunda ya da diğer başvurmanız gereken özel durumlarda sizden tekrar

başvurmanızı isteyecektir.

Bulgular gerçek doğum eyleminin başladığı yönündeyse artık bebeğinizle

kucaklaşmanıza saatler kalmış demektir. Doğumhane kıyafetinizi giyebilirsiniz.

Doğum eylemi başlamıştır.


 

Sayfa başı


 

Doğumhaneye Hoşgeldiniz


 


 

Bir önceki bölümde sizin doğum ağrılarıyla hastaneye başvurduğunuzda neler

yaşayacağınızı anlatmıştık. Bu bölümde de doğum eylemi başladıktan sonra

sırasıyla yaşayacaklarınızı bulacaksınız. Öncelikle doğum eylemi denen olguya

biraz daha yakından bakalım:

Doğum Eyleminin Evreleri

Doğum eylemi üç ayrı evreye ayrılır:

Birinci evre: Gerçek doğum sancılarının başlamasından serviksteki genişlemenin

yaklaşık 10 cm (tam açıklık) olmasına kadar geçen evredir. Serviksin tam açık

olması demek bebeğin artık doğum kanalından çıkmasında karşısında tek engel olan

serviks engelinin ortadan kalkmış olması demektir.

İkinci Evre: Tam açıklık oluşmasından bebeğin doğmasına kadar geçen evredir.

Üçüncü Evre: Bebeğin doğumundan plasenta ve amniyos zarlarının dışarı atılmasına

kadar geçen evredir. Bu evre sonunda gebelik fiziksel olarak bitmiş ve gebeliğin

biyokimyasal, hormonal, fizyolojik tüm etkileri ortadan kalkmaya başlamıştır.

Doğumun birinci evresi:

İlk pelvik muayeneniz yapıldı, doğum eyleminin başladığına karar verildi ve

doğumhanede yerinizi aldınız. Bundan sonra neler olacak?

İlk önce antenatal tetkiklerinizden eksik kalan incelemeler varsa bunlar

yapılacak, ya da gerek görülürse tam kan ve tam idrar tahlili için idrar ve kan

örnekleri alınacaktır.

Doktorunuz size bu aşamada lavman yapılmasını önerecektir. Lavman, kalın

barsakta biriken dışkının tümüyle dışarı atılmasını sağlar. Bunun önemi

büyüktür, zira doğumun ikinci evresinde ıkınmalar esnasında dışkı dışarı çıkıp

bebeğin başına bulaşabilir. Ayrıca lavmanın doğumun birinci evresini de

hızlandırıcı özelliği vardır. Lavman sonrasında doktorunuz bebeğin kalp

atışlarını tekrar dinleyecek gerekirse kardiyotokografi incelemesi tekrar

edilecektir.

Birinci evrede sizin yapabilecekleriniz ve yapmamanız gerekenler nelerdir?

Tercih ederseniz ve suyunuz henüz gelmemişse dolaşmanızda bir sakınca yoktur ve

bu kasılmaların daha düzenli olmasına yardımcı olabilir. Bu şekilde kendinizi

daha rahat hissederseniz doktorunuza danışarak kalkın ve dolaşın.

Birinci evrede ağızdan katı ve sıvı gıda almamanız önemlidir. Zira özellikle

doğumun ikinci evresinde bulantı sıktır ve mideniz dolu olursa kusmanız daha

büyük olasılıktır. En önemlisi de eğer doğumun herhangi bir evresinde sezeryan

gerekirse bu durumda genel anestezide ortaya çıkması muhtemel riskleri azaltmak

için midenin tümüyle boş olması gereklidir. Eğer çok susarsanız doktorunuza

danışarak az miktarda su içebilirsiniz. Ancak kesinlikle katı gıda almayınız.

Eğer çok bitkin düşerseniz damar yoluyla sıvı ve glikoz verilebilir.

Kasılmalarınız esnasında derin nefes alıp vermeniz bebeğe giden oksijen

miktarını artıracak ve ağrıları daha hafif hissetmenize yardımcı olacaktır.

Bu evrede yapılacak işlemler:

Doktorunuz belli aralıklarla yanınıza gelecek ve şikayetlerinizi

değerlendirecektir. Genellikle yarım saatte bir bebeğin kalp atışları dinlenecek

ve gerektiği durumlarda kardiyotokografi cihazı tekrar karnınıza bağlanarak daha

ayrıntılı inceleme yapılacaktır. İki saatlik aralıklarla serviksteki açılma ve

bebeğin kanaldaki durumu değerlendirilecektir. Bu incelemelerin amacı doğumun

normalden yavaş seyredip seyretmediğini ortaya çıkarmaktır.

Serviksteki açılma belli bir aşamaya geldiğinde eğer hala su keseniz

kendiliğinden açılmamışsa doktorunuz doğumun seyrinin yavaşlamasını engellemek

için bu keseyi kendisi açmayı tercih edebilir. Siz pelvik muayene

pozisyonundayken bebeğin kalp sesleri dinlendikten sonra doktorunuz keseye ufak

bir delik açmak için tasarlanmış aleti vajinadan servikse doğru ittirir ve

dikkatli bir şekilde keseyi açar. Bu, tümüyle ağrısız bir işlemdir. Doktorunuz

gelen sıvının rengini not eder. Bebek kalp sesleri tekrar dinlendikten sonra

işlem biter.

Epidural ile doğum tercihi yapmışsanız, epidural kateterinin yerleştirilmesi

işlemi bu aşamada gerçekleştirilir. Epidural tercih etmemişseniz ya da bu

uygulama çeşitli nedenlerle sakıncalı bulunmuşsa eyleminizin aşırı ağrılı

geçmesi durumunda damar ya da kalçadan enjeksiyon yoluyla bazı ağrı kesici

ilaçlar belli kurallara uyularak uygulanabilir.

Epidural ile ilgili bilgi almak için tıklayın

Bu evrenin sonuna doğru ıkınma başlayabilir. Doktorunuz söylemediği sürece

ıkınmayınız.

Doktorunuz size yaptığı muayenede "serviks tam açık" müjdesi verdiğinde birinci

evre bitmiş demektir.

Aşağıdaki resim birinci evrede oluşan olayların bir özetini göstermektedir


 

Birinci resimde henüz doğum eylemi başlamamıştır. Serviks sert, silinmemiş ve

kapalıdır.

İkinci resimde serviks silinmeye (incelmeye) başlamış ve az miktarda açılma

meydana gelmiştir.

Üçüncü resimde doğum eyleminin birinci evresi oldukça ilerlemiştir. Silinme

artmış, serviks oldukça incelmiş ve açıklık da 7 cm. olmuştur.

Dördüncü resimde birinci evrenin bittiği gözlenmektedir. Serviksin silinmesi

tamamlanmış, tam açıklık oluşmuş ve bebeğin başı doğum kanalında ilerlemeye

başlamıştır.

1.Evrede oluşan özel durumlar

Açıklığın ilerlememesi

Bebeğin başının oturmaması

Bebek kalp seslerinin bozulması ve fetal distres ortaya çıkması

Kanamanın ortaya çıkması.


 

Sayfa başı


 

Çok az kaldı


 


 

Serviks tam açık olduğu andan itibaren artık doğumunuz çok yaklaştı demektir.

Artık serviks engeli ortadan kalkmış ve bebek yanlızca 10 santimetre olan "uzun

yolu katetmeye çoktan başlamıştır bile.

Doğumun ikinci evresi:

Doğumun ikinci evresinde bebeğin önündeki engel kalkmıştır. Önünde bulunan

yaklaşık 10 cm uzunluğundaki kanaldan dışarı çıkmak için çaba göstermeye başlar.

Doğum kanalı denen yapı, uzunluğu 10 cm. olan ve iç duvarlarının büyük kısmı

vajina tarafından oluşturulmuş bir tüneldir. Vajinanın etrafı ise kaslar ve

bağdokusu ile sarılıdır. Vajina ve diğer dokular bebek başının ilerlemesini

genellikle engellemezler. Ancak kanalın etrafını çeviren bir de kemik yapılar

vardır. Bunlar pelvis denen yapıyı oluşturan kemiklerdir. Bu kemiklerin

birbirlerine bağlandığı ligamentler oldukça esnek olmasına karşın, kemik yapının

genişleme özelliği yoktur. Bu yüzden bebeğin baş ve vücudunun bu kemiklerin

engellerini aşacak şekilde yeniden yapılandırılması gerekir. Bebeğin uterus

içindeki duruş şekli, bebeğin baş kemiklerinin özellikleri ve doğum kanalında

bulunan çeşitli çukur ve tümsekler bu yapılandırmaya yardımcı olur. Doğum

kanalının girişi oval bir yapıya sahiptir ve bebek buradan başını çenesine

değdirerek ve bir miktar çevirerek geçebilir. Bu geçiş kanaldan geçişin en

önemli etaplarından biridir zira baş geçmeyi başardığında diğer kısımların bu

giriş kısmından kanala girmesi kolaydır.

Bebek, daha önce doğum yapmamış olanlarda genelde doğum eylemi başlamadan önce

kanalın giriş kısmından başını içeriye sokar ve doğum kanalı içinde az miktarda

ilerler. Daha önce doğum yapmış olanlarda ise doğum kanalına giriş doğum eylemi

başlayana kadar gerçekleşmeyebilir.

Angajman-"yolun yarısı":

Doğum kanalının tam ortasında sağlı sollu ve aralarında yaklaşık 10 cm. mesafe

olan iki kemik tümseğe (dikensi çıkıntılar) geldiğinde ikinci zorlu etap başlar.

Bebeğin başı bu etaba ulaştığında ve bu 10 cm. genişliğindeki mesafeye

geldiğinde "bebek başı angaje (doğum kanalına girmiş)" denir. Daha önce doğum

yapmış olanlarda angajman genelde doğum eylemi başladıktan sonra gerçekleşir.

Baş angaje iken serviks de açılmaya devam eder. Genellikle serviks tümüyle

açıldıktan sonra veya açılmasına doğru bebek, genişliği 10 cm olan bu dikensi

çıkıntıların arasından da yine başını özel bir açıyla döndürerek geçmeyi

başarır. Bu engel de aşıldıktan sonra artık doğuma çok az kalmıştır. Dikensi

çıkıntılardan kurtulmayı başaran bebek artık yüzü annenin arka kısmına bakacak

şekilde bir dönüş hareketi yapar ve doğum kanalının geri kalan beş cm'lik

kısmını kateder. Bu esnada bebek başı her ağrı ve ıkınmayla beraber perine

aralanarak görülmeye başlanır.

İşte ıkınmalar başladı!

Ikınma bebek başının rektuma (kalın barsağın son kısmı) baskı yapması nedeniyle

belli bir süre sonra otomatik bir hal alır.

Bu aşamada artık muayeneler de sıklaşır. Doktorunuz sizden her ağrıyla birlikte

önce derin bir nefes almanızı ve bu nefesi bırakmadan ağrının devam ettiği

sürece ıkınmanızı isteyecektir. Burada amaç bebeğin kanaldan geçmesine yardımcı

olmaktır. Ağrılar arasında ise dinlenmeniz ve bir sonraki ağrı geldiğinde en iyi

şekilde ıkınmanız çok önemlidir. Bu aşamanın süresi tümüyle sizin etkili bir

şekilde ıkınmanıza bağlıdır. Önerilere uygun bir şekilde ıkınırsanız bebeğiniz

kısa bir zamanda dışarı çıkar.

Bebeğinizin saçları görünüyor!

Bebek başı bu evrenin sonuna doğru kasılma ve ıkınmalarla birlikte perineden

gözükmeye başlar. Kasılma bittiğinde ise içeri tekrar girer. Belli bir aşamadan

sonra ise artık her kasılma ve ıkınmada bebeğin başının daha büyük bir kısmı

gözükmeye başlar ve kasılma bitiminde baş içeri tekrar girmez, o şekilde kalır.

Buna crowning (taçlanma) adı verilir. Artık doğum çok yaklaşmıştır.

Epizyotomi-belki de gerekmeyecek?

Steril doğum takımları açılır ve doktorunuz artık başınızdan ayrılmaz. Size

ağrılarla ıkınmanız ve ağrılar arasında ıkınmayı durdurmanız yönünde talimatlar

verir. Özellikle bu dönemde kendinize hakim olmanız çok önemlidir. Ikınmalarla

artık bebek iyice perineyi zorlamaya başladığında epizyotomi için hazırlıklar

başlar. Bir enjektör yardımıyla kesilecek olan bölge iyice uyuşturulur. Bebeğin

çıkması iyice yaklaştığında perinenin alt birleşim bölgesinden başlanarak

yaklaşık 45 derece açıyla makasla bir epizyotomi kesisi yapılır (Bazı durumlarda

epizyotomi yapılmadan da doğum gerçekleşebilir). Bebeğin perineye yaptığı

basıncın yırtılmaya neden olmaması için alınan bir önlemdir. ,

Epizyotomi hakkında daha geniş bilgi almak için tıklayın!

Sakın ıkınmayı kesmeyin!

Epizyotomi açıldıktan sonra en fazla iki ya da üç ıkınmada bebek başı doğar.

Tamam, ıkınmayı kesebilirsiniz!

Bebeğin başı doğar doğmaz sizin ıkınmayı kesmeniz gerekir.

Bebeğin başı çıkar çıkmaz ağzındaki salgılar plastik bir sonda yardımıyla aspire

edilir. Bebek başı doğduktan sonra baş genellikle sol bazen de sağ yana döner.

Bu hareketin amacı omuzların doğum kanalından girmesini sağlamaktır.

Kendiliğinden gerçekleşmezse doktorunuz bu aşamada bebeğin başını bir yana

döndürmesine yardımcı olacaktır. Bebek başı doğduktan sonra baş genellikle sol

bazen de sağ yana döner. Bu hareketin amacı omuzların doğum kanalından girmesini

sağlamaktır. Kendiliğinden gerçekleşmezse doktorunuz bu aşamada bebeğin başını

bir yana döndürmesine yardımcı olacaktır.

İşte bebeğiniz!

Baş çıktıktan kısa bir süre sonra bebeğin vücudunun geri kalan kısımları da

kolaylıkla doğar. Bir süre sonra doğumhanede bir ağlama sesi

duyulur.Tebrikler.....Anne oldunuz.

Şimdi de bebeğin doğum sonrası ilk tıbbi durum değerlendirmesini yapalım:

Apgar puanlama sistemi


 


 


 

Aşağıdaki resimler ikinci evrede oluşan olayların bir özetini göstermektedir:


 

Birinci resimde bebek doğum kanalından içeri girmiş ve doğum kanalında

ilerlemeye başlamıştır. Amacı kanalın tam ortasında bulunan dikensi çıkıntıları

geçmektir.

İkinci resimde dikensi çıkıntılardan da geçen bebek başı artık çıkıma doğru

ilerlemekte, sancılar ve ıkınmalarla kendini dışarıdan göstermektedir.

Üçüncü resimde doğum iyice yaklaşmıştır. Tüm kemik ve yumuşak doku engelleri

aşılmış, doğuma saniyeler kalmıştır.


 

Birinci resimde bebek doğum kanalında oldukça ilerlemiştir. Her sancı ve

ıkınmayla bebeğin başının bir kısmı gözükmektedir.

İkinci resimde taçlanma görülmektedir. Bebeğin başının bir kısmı dışarıya

çıkmıştır ve sancının bitiminde artık içeriye geri dönmemektedir.

Üçüncü resimde bebek doğum kanalının çıkımında etrafındaki boşluğu en iyi

şekilde kullanabilmek için yüzünü annenin arka kısmına döndürmüştür.

Dördüncü resim bebeğin başının hemen çıkması sonrasındaki durumunu

göstermektedir.

Beşinci ve altıncı resimde bebek başını kurtarmıştır. Omuzlarını doğum kanalının

giriş kısmından geçirebilmek amacıyla annenin bir bacağının iç yüzüne bakacak

şekilde bir dönüş yapar. Resimlerde bu dönüşü yapmak için doğumu gerçekleştiren

doktor elle yardımcı olmaktadır. Bu dönüş hareketiyle omuzlar ön-arka pozisyona

geçerek kanaldan girer ve kanalda engelsiz bir şekilde ilerler ve doğar. Bebeğin

geri kalan kısımları da kolayca doğarlar.

2.Evrede oluşan özel durumlar.

Bebeğin doğum kanalında takılması

Boyna kordon dolanması

Omuz takılması

2. evrenin aşırı uzaması

Vakum ekstraksiyonu

Kalp seslerinde bozulma

Aşırı kanama

Doğumun üçüncü evresi:

Bebek doğduktan hemen sonra kordona iki klemp yerleştirilir ve kordon ortadan

kesilerek bebeğin bağımsız yaşamı başlatılır. Bebek üşümemesi için radyant

ısıtıcı denen özel bir masaya alınır. Burada doktorunuz tarafından ya da bir

çocuk uzmanı tarafından bebeğin yaşamsal bulguları gözden geçirilir. Bebeğinizin

1. dakika ve 5. dakika Apgar skorlaması yapılır. Bu ilk değerlendirmeler

sonrasında doktorunuz tekrar size döner. Kanama miktarı değerlendirilir ve

normaldışı bir durum yoksa plasentanın kendiliğinden düşmesi beklenir. Plasenta

yaklaşık olarak 15 dakika içinde uterustan çıkarak vajinaya geçer. Doktorunuz

plasenta ve zarları dikkatli bir şekilde dışarı çıkarır ve tümünün çıkıp

çıkmadığını değerlendirmek için amniyos zarı ve plasentayı dikkatlice gözden

geçirir. Daha sonra açılan epizyotomi, bölge biraz daha uyuşturulduktan sonra

kendi kendine eriyen ipliklerle tamir edilir.

Tamir sonrası vajina içi ve serviks gözden geçirilir, yırtık oluşmuşsa bunlar da

tamir edilir. Bu aşamalar da atlatıldıktan sonra doğumhane ekibi belli

aralıklarla kontrolünüze gelmek üzere sizi bebeğinizle başbaşa bırakır.

Korktuğunuz kadar varmıydı?

3. Evrede ve sonrasında oluşan özel durumlar

Bebekle ilgili problemler

Plasentanın ayrılmasıyla ilgili problemler

Epizyotomi yerinde ya da doğum kanalının diğer bölgelerinde oluşan büyük

yırtıklar

Doğum sonrası ilk 24 saatte oluşan özel durumlar

Epizyotomi yerinde hematom

Atoni

Ağrı

İdrar yapamama

Emzirememe

Lohusalık döneminde oluşan diğer özel durumlar


 

Sayfa başı


 

Epizyotomi (Dikişli Doğum)


 


 

Bebeğin daha kolay çıkmasını sağlamak için uygulanan cerrahi kesiye epizyotomi

adı verilir. Bu kesi her doğumda uygulanmamakla beraber gerekli durumlarda ve

usulüne uygun uygulandığında hem kısa vadeli ve hem de uzun vadeli avantajlar

getiren bir cerrahi müdahaledir.


 

Ikınmalarla artık bebek iyice perineyi zorlamaya başladığında epizyotomi

için hazırlıklar başlar. Bir enjektör yardımıyla kesilecek olan bölge

iyice uyuşturulur.


 

Bebeğin başı (ya da makat gelişte makatı) çıkmasına yakın epizyotomi

makası adı verilen özel bir makasla bölgeye vajina girişi altucundan

başlayan ve doktorun seçimine göre ya 45 derece açıyla yana uzanan

(medyolateral tip), ya da direkt olarak anüse doğru inen (medyan tip) bir

kesi uygulanır.

Keside perinedeki cilt ve ciltaltı dokusu kesilir. Kesinin uzunluğu anne

adayının perinesinin yapısal özellikleri, perine kaslarının durumu ve

bebeğin çıkan kısmının yapısal özelliklerine göre değişir.


 

Kesi sonrası perineyi koruyucu manevralarla bebek doğurtulur. Plasentanın

çıkmasından sonra gerekirse lokal anestezi işlemi tekrarlanarak perinedeki bu

kesi usulüne uygun olarak kendiliğinden eriyen dikiş materyaliyle dikilir.

Epizyotominin amacı nedir?

Epizyotominin amacı bebeğin başı (ya da makat kısmı) çıkarken perine bölgesinin

aşırı gerilmesinin ve yırtılmasının engellenmesidir. Diğer bir amacı da perine

tabanı kaslarının aşırı gerilmesinin önlenerek uzun vadede oluşabilecek estetik

ve yapısal bozuklukların (sistosel, rektosel, desensus; yani mesane, kalınbarsak

ve uterus sarkması) en aza indirilmeye çalışılmasıdır.

Epizyotomi kimlerde uygulanır?

Önceleri her doğum için rutin olarak epizyotomi açılması önerilmekte ve

doktorlar tarafından da hem ilk doğumlara hem de sonraki tüm doğumlara

epizyotomi uygulanmaktaydı. Son yıllarda ise önce ilk doğumdan sonraki

doğumlarda rutin epizyotomi uygulayan doktorların sayısı azalmış ve bunu ilk

doğum da dahil hiçbir doğumda rutin epizyotomi uygulamayan doktorlar takip

etmiştir.

Ancak yine de anne adayının perinesinin dar olduğu, perine kaslarının aşırı

gerildiği, bebeğin başının perineden çıkarken zorlanacak kadar büyük olduğu

durumlarda epizyotomi uygulaması perinenin aşırı yırtılmasını ve uzun vadede

bölgede estetik bozukluklar oluşumunu önlemede oldukça önemli rol oynayan bir

işlem olarak değerini korumaktadır.

Vakum ve forseps gibi müdahaleli uygulamalarda, makat gelişi ile doğum gibi

normalden farklı doğum şekillerinde ise epizyotomi açılmamasının yarardan çok

zarar vereceği kesindir. Prematüre doğumlarda perinenin bebeğin miadında

bebekten daha hassas olan başına baskı yapmasını engellemek için epizyotomi

açmak oldukça etkili bir uygulamadır.

Doğumun hızlı gerçekleşmesinin gerektiği durumlarda ise (fetal distres gibi)

epizyotomi mutlaka açılır.

Epizyotomi uygulanmadığı durumlarda ne olur?

Epizyotomi açılmadığı durumlarda özellikle ilk doğumda büyük olasılıkla yırtık

meydana gelir. Oluşan bu yırtığın büyüklüğü baş çıkarken doktor tarafından

uygulanan perine koruma tekniğine, anne adayının doğum sayısına, perinenin

yapısal özelliklerine ve bebeğin başının (ya da makatının) yapısal özelliklerine

bağlıdır. Oluşan yırtıklar genellikle yüzeyeldir. Ancak bazı durumlarda,

özellikle perine dokusunun sert olduğu ve/veya bebeğin başının nispeten büyük

olduğu durumlarda epizyotomi açılmasının gecikmesi ya da hiç açılmaması

vajinanın derinliklerine kadar giden, ya da anüs sfinkterinin (anüs sfinkteri

istemsiz dışkılamayı engelleyen bir kas yapısıdır) ve hatta rektum (kalın

barsağın son kısmı) duvarının yırtılmasına kadar varabilen yırtıklara neden

olabilmektedir.

Bu yüzden epizyotomi açılmasının gerekli olmadığı yönünde karar verilirken

kar/zarar oranı hesaba katılır ve oluşacak yırtık açılacak kesiden daha kötü

olacaksa epizyotomi açılır. Epizyotominin diğer bir amacı da perinenin estetik

görüntüsünü mümkün olduğunca korumaktır. Bu yüzden perine kaslarının aşırı

gerili olduğu durumlarda bölgedeki gerilmeyi önlemek için epizyotomi mutlaka

açılır. Zira perine kasları aşırı gerildiklerinde eski şekillerine çok zor geri

dönmekte ve bölgede yapısal ve işlevsel bozukluklar meydana gelebilmektedir.

Epizyotomi iyileştiğinde iz kalır mı?

Epizyotomi iyileşmesi sonrasında kesi usulüne uygun dikildiğinde, anne

tarafından doktorun önerdiği şekilde bakımı yapıldığında bölgede kesi hattı

boyunca çizgi şeklinde bir iz kalır. Bu izin derinliği bir yandan bireysel

özelliklere öte yandan epizyotomi açılırken kullanılan teknik ve tamir esnasında

kullanılan dikiş materyalinin kalitesine göre değişir. Bazı kadınlarda ne kadar

iyi bir teknik uygulanırsa uygulansın bünyenin aşırı nedbe dokusu oluşturma

özelliği nedeniyle derin bir iz kalabilir. Bazı kadınlarda ise neredeyse

epizyotomi yapılmadığını düşündürecek kadar az iz kalır.

Epizyotomi sonrası ne gibi istenmeyen durumlar oluşabilir?

Epizyotominin tamiri sonrası en sık görülen yakınma ağrıdır. Ancak bu ağrı

genellikle ağrı kesicilere iyi cevap verir. Bölgeye buz torbası tatbiki ya da

sprey şeklinde anestezik ilaç uygulanması da faydalı olabilir. Ağrı kesicilere

cevap vermeyecek kadar şiddetli olan ağrılarda ise bölgede hematom (kan

birikmesi) söz konusu olabilir. Hematom epizyotomi dikilirken farkedilmeyen bir

atardamarın açık kalması sonucu kanamanın devam etmesi ve epizyotomi bölgesinde

hapsolması sonucu oluşur. Tedavi için epizyotomi kesisi yeniden açılarak damar

bulunur ve bağlanarak epizyotomi yeniden kapatılır.

Diğer istenmeyen durumlar arasında en önemlisi epizyotomi kesisinin dikişlerinin

kendiliğinden açılmasıdır. Bunun da en sık nedenleri bölgede enfeksiyon oluşması

ve bu enfeksiyonun kendiliğinden eriyen dikiş materyalini iyileşme meydana

gelmeden eritmesi, bölgedeki kanama ve hematomun dikişleri zayıflatmasıdır.

Bazen de doğum sonrası çok erken dönemde cinsel ilişkiye girilmesi de etken

olabilmektedir. Tedavide epizyotomi bölgesi temizse yani bölgede enfeksiyon

bulgusu yoksa dikişler tekrar atılabilir. Enfeksiyon olduğu durumlarda dikişler

yeniden konmadan önce bölgenin enfeksiyondan arındırılması için antibiotik

tedavisi, pansuman ve enfekte dokuların kesilip atılması gerekir. Yaklaşık bir

hafta sonra uygun şartlar oluştuğunda ikinci kez dikiş konulabilir.

Epizyotomi açılanlarda uzun dönemde oluşan istenmeyen durumlar arasında en

önemlisi disparonidir (cinsel ilişki esnasında ağrı). Bu da özellikle usulüne

uygun açılmayan ya da iyi dikilmeyen epizyotomilerde ve epizyotomi bölgesinde

enfeksiyon geliştiğinde ortaya çıkan bir durumdur. Bölgenin açılarak tekrar

tamir edilmesi gerekebilir.


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

BEBEK KİME BENZİYOR?

Anne ve baba adayları, hatta dede, büyükanne, kardeş gibi tüm aile bireyleri bebeklerinin sağlık durumundan sonra, en fazla kime ve neye benzediğini merak ederler.
Bugüne kadar olan süreçte yapılan iki boyutlu ultrasonografi incelemeleri sırasında gebelik ultrasonografi incelemeleri sırasında bebeğe ait görüntülere bakılarak bir takım yorumlar ve benzetmeler yapılabiliyordu.
Ultrasonografinin kullanıma girmesinden sonra, görüntüleme ile uğraşan bilim adamlarının en büyük hayali olan, anne karnındaki bebeği gerçeğe yakın şekilde 3 boyutlu izlemek teknolojinin ilerlemesi ile artık mümkün oldu
3 Boyutlu görüntüye eklenen zaman boyutu ile birlikte elde edilen 4 boyutlu görüntüler sayesinde, anne karnındaki bebeğin kendisini ve hareketlerini eş zamanlı olarak izleyebilmekteyiz.
Ultrasonografi teknolojisindeki bu gelişme anne ve babanın, anne karnındaki bebekle duygusal bağın oluşmasına büyük katkıda bulunmaktadır.
Hamilelik sırasında birçok güçlüğe katlanan anne; bebeğin başını, yüzünü, ağız hareketlerini, kolunu, elini, bacaklarını, ayaklarını, el ve ayak hareketlerini gerçeğe yakın bir şekilde gördüğünde tüm yorgunluklarını unutmaktadır.


 


 


 


 


 

ÜÇ BOYUTLU (3D) ULTRASON


1)GENEL BİLGİLER
:

Ultrasonografi teknikleri ve görüntülerin kalitesinde elde edilen büyük gelişme,  1990 ların ikinci yarısından itibaren, gelişen  elektronik-bilgisayar teknolojisinin  ultrasonografi ile birlikte kullanılmasıyla yepyeni bir boyut kazanmıştır. Dijital ultrasonografinin ardından  üç boyutlu ultrason görüntülerinin elde edilmesiyle, tüm dünyada özellikle,  gebelik takibinde üç boyutlu ultrasonografi kullanımı hızla yaygınlaşmıştır. Bunda üç boyutlu görüntülerin hekimlerin farklı problemleri teşhis edebilmesinde (tanısal-diagnostik katkı)  sağladıkları katkının yanında  özellikle bebeklerini görme heyecanı içinde olan anne baba adaylarının  istekleri de (psikososyal katkı) büyük rol oynamıştır.


İlk üç boyutlu ultrason görüntüleri 1980 lerin başında elde edilmesine karşın, bu konudaki en önemli gelişme, 1986 yılında  Japonya'da 2 boyutlu  ultrasonografi görüntülerini bir mini işlemciyle 3 boyutlu hale getiren  Kazunori Baba'nın çalışmaları sayesinde ortaya çıkmıştır. Bu görüntülerin elde edilmesi için 2 boyutlu görüntülerin işlenmesi yaklaşık 10 dakikalık bir süre gerektirmekteydi. Bugün ise eş zamanlı olarak 3 boyutlu görüntüleri elde edebileceğimiz bir teknolojiye sahibiz. Çoğu kez kafa karıştıran bir terim olan ''dört boyutlu ultrasonografi''  ile eş zamanlı üç boyutlu ultrasonografi kastedilmetedir. Dördüncü boyut çoğu kez de kabul edildiği dibi zamandır. Bunu normal kameranın yaptığı çekimle karşılaştırabiliz. Anne karnındaki bebek haraket ettiğnde, bunu sanki bir kamerayla çekiyormuş gibi eş zamanlı olarak kaydetmekteyiz.

Üç Boyutlu (3D) Ultrasonun Avantajlı Yönleri

3D Ultrason cihazları ile çok erken döneminde cinsiyet tayini, yarık damak, yarık dudak gibi yüz anomalileri, eksik parmak veya eğri ayak-el gibi ekstremite anomalileri, bel açıklığı (spina bifida ) veya beynin fıtıklı kesesi (ensefalosel) gibi beyin ve omurilikten kaynaklanan rahatsızlıkların erken tanısı konulabilmektedir.
Diğer taraftan geleneksel iki boyutlu ultrasonografide bebeğin el ve ayak parmaklarını tam anlamı ile değerlendirebilmek her zaman mümkün olmayabilir.
Ense kalınlığı ölçümüyle görülen "mongolizm" (Down sendromu-trizomi 21) 3D ultrason sayesinde 3. ayda taranabilmektedir.
Bu nedenlerle üç boyutlu ultrasonlar geleneksel- standart 2d ultrasonlara göre tercih edilmektedir. 

Yine, üç boyutlu ultrasonlar ile çiftlerin ayrı bir mutluluk ve farklı bir heyecanla bekledikleri ikiz, üçüz bebeklerin  gelişimi de daha net bir şekilde izlenebilmektedir.

3D ultrasonlar geleneksel iki boyutlu inceleme özelliğinin yanı sıra, hem renkli Doppler, hem de 3. boyut özelliğini birlikte içermesi ile bebek heyecanına kapılan ailelere üçüncü aydan (14. haftadan itibaren) itibaren cinsiyeti öğrenme ve renkli fotoğraflarını alma fırsatı tanımaktadır.

Siyah beyaz ve 2 boyutlu ultrasona göre anne karnındaki bebeğin hem bir buçuk ay daha önce görüntülenmesine, hem de net fotoğraf kalitesindeki renkli görüntüsünü elde etmeye olanak sağlayan 3 boyutlu (eş zamanlı) renkli ultrason, anne babaların hamileliğin 3. ayından itibaren bebeklerinin fotoğrafına kavuşmalarını sağlamaktadır. 

Tüm bu özellikleri  ile 3 boyutlu ultrason ailelere  bebeklerinin sağlık durumundan sonra, en fazla kime ve neye benzediğini merak ettikleri için, çekimler sırasında eli, ayağı, burnu, yüzü gibi detayları yorumlama ve bebeği birilerine benzetmeye çalışma gibi hoş anlar yaşatmakta ve hamilelik sürecindeki heyecanın güzel anılara dönüşmesini sağlamaktadır. Ayrıca bu görüntüler tek resimler halinde fotograf kağıdına veya uzun görüntüler halinde DVD VE CD ' ye kaydedilmekte, ilerde tekrar bakmak için hoş bir anı olarak saklanabilmektedir.


 

DOPPLER ULTRASONOGRAFİ

Doppler Ultrasonografi yöntemi ile bir organın veya damarının kan akımını

inceleyebiliriz. Kan akımının miktarı, akımı engelleyen yapı varlığı,

akımın normal yönde olup olmadığı değerlendirilebilir. Akan kan, kırmızı

ya da mavi renk şeklinde gözle görülebilir. Akan kanın miktarı ile ilgili

ölçümler yapılabilir. Bu esnada cihazdan kalp atışlarına benzer sesler

duyulur. Cihazın çalışma prensibi, sesin hareket eden yapılardan yansırken

frekans değişikliği göstermesidir. Doppler incelemeleri, normal

ultrasonografi cihazları ile yapılır. Ancak bunlarda farklı bilgisayar

donanımı mevcuttur.

Doppler Ultrasonografi incelemesi, Doppler ultrason cihazına bağlı bir

prob yardımıyla ve incelenecek organ ya da damar üzerine jel sürülerek

gerçekleştirilir. Jeller, probun hava ile temasını önler ve gönderilen

sesin daha derin dokulara ulşmasını sağlar.

Doppler Ultrasonografi incelemesi ile :

Kol ve bacak damarları,

Karaciğeri besleyen damarlar

Böbreği besleyen damarlar

Boyun damarları

Gebelerde, anneye ve fetuse ait damarlar

Erkeklerde testisleri besleyen damarlar

Gözü besleyen damarlar;

Vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan bir kitlenen damarlanması

incelenebilir.

İnceleme öncesinde önemli bir hazırlık gerekmemektedir. Ancak karın

içindeki bir organ (karaciğer, böbrek v.b.) incelenecek ise hastanın aç

olması, oluşabilecek gazı engelleyerek incelemenin daha kaliteli

gerçekleşmesini sağlar. Bu nedenle karın bölgesindeki damarların

incelenmesi için 1 aya kadar çocuklarda emzirme süresi kadar, 5 yaşına

kadar çocuklarda 4 saatlik, 10 yaşına kadar olanlarda 6 saatlik ve

büyüklerde 12 saat açlık gereklidir. Bu süre içerisinde sigara dahil hiç

bir şey yenilip içilmez. Karın bölgesi incelemeleri dışında önceden bir

hazırlık gerekmemektedir. İnceleme sırasında gözlük, saat, metal eşya gibi

cisimlerin çıkartılması gerekmez. Ancak incelenecek bölgenin, probla temas

alanının sağlanması için açıkta olması gerekir. Bu nedenle hasta masaya

yattığı sırada, o bölgedeki giysiler soyundurulur.

İnceleme sırasında, karın bölgesinin iyi incelenmesi için hastadan

nefesini tutması istenir. Bunun için derin nefes aldıktan sonra

olabildiğince hareketsiz kalıp, nefesi vermemek gerekir. Bu süre kişiye

göre değişmekle birlikte ortalama 15-50 saniyedir.

Doppler Ultrasonografi incelemesi, tıpkı Ultrasonografi incelemesinde

olduğu gibi radyasyon içermeyen bir tanı yöntemidir. Yanlızca ultrason

enerjisi (yüksek frekanslı ses) kullanılır. Ultrason enerjisi, vücuttaki

dokularla etkileşir. Bu etkileşim, dokuların ısısını artırmak şeklindedir.

Isı artımı 1.5ºC olabilir. Özellikle anne karnındaki fetüslerde ısı

artımının 41ºC'yi geçmesi zararlıdır. Ancak, tanı amacıyla kullanılan

sınırlarda bu kadar yüksek ısı artımı oluşmaz. Oluşmasına neden olabilecek

inceleme şekillerine karşı radyologlar zaten eğitim almaktadır. Gebelikte

uygulanan Doppler incelemelerinin, çocuk doğduktan sonraki davranış ve

okul başarısına olumsuz etkisi gösterilememiş, kansere neden olduğu

konusunda bir bulgu bugüne kadar ortaya çıkmamıştır.

İnceleme sırasında damar içine ilaç verilmemektedir. Ancak, son yıllarda

özellikle karın içindeki gaza bağlı veya herhangi bir nedenle net

izlenemeyen damarların incelenmesinde; damarları daha ayrıntılı ortaya

çıkaran ve herhangi bir yan etkisi olmayan ilaçlar da kullanılmaya

başlanmıştır. Bunlara "ultrason kontrast maddesi" adı verilmektedir.

Prob

Kan akımı ölçülmek istenen organ ya da damar üstüne yerleştirilen ve

doppler ultrason cihazına bir kablo ile bağlı bölüm

Kol ve bacak damarları

Atar ve toplar damarlardaki kireçlenme plaklarına bağlı oluşan darlık,

pıhtı oluşumları ve toplar damarlarda yetmezlik (varisler) olup

olmadığının saptanmasını sağlar. "Üst/alt ekstremite arteriyel ve/veya

venöz Doppler" incelemesi adını alır.

Karaciğeri besleyen damarlar

Siroz v.b. hastalıklarda karaciğeri besleyen damarlarda meydana gelen

değişiklikleri incelemek için kullanılır. "Portal Doppler" adını alır.

Böbreği besleyen damarlar

Diabet, hipertansiyon vb hastalıklarda böbreği besleyen damarların ne

düzeyde etkilendiğini saptamak için kullanılır. "Renal Doppler" adını

alır.

Boyun damarları

Boyunda, beyine giden ana atar damar ile dallarında kireçlenme plaklarına

bağlı oluşan darlıkları ya da beynin arka kesimini besleyen damarların

akım miktarını saptamak için kullanılır. "Karotis ve vertebral sistem

Doppler" adını alır.

Gebelerde, anneye ve fetuse ait damarlar

Son adet tarihine göre gelişme geriliği şüphesi olan fetüslerde,

hipertansiyonu olan gebelerde kan akımının hızı ve özelliği incelenerek

olası anomaliler saptanır. "Obstetrik ve jinekolojik Doppler" adını alır.

Erkeklerde testisleri besleyen damarlar

Testisleri besleyen damarlarda meydana gelen düzensiz genişlemeler

damarlardaki yetmezliğe bağlıdır ve erkeklerde kısırlığın önemli bir

sebebidir. Bu damarlara yönelik yapılan incelemede toplar damarlardaki

olası yetmezlik (varisler) saptanabilir. "Skrotal ya da testis Doppleri"

adını alır.

Gözü besleyen damarlar

Diabet, hipertansiyon vb hastalıklarda göz damarlarında meydana gelen

değişikleri saptar. "Göz Doppleri" adını alır.

Vücudun herhangi bir bölgesinde oluşan bir kitlenen damarlanması

Bir kitleyi (uru) besleyen damarların olup olmaması o kitlenin iyi huylu

ya da kötü huylu olduğunu saptamada önemli bir kriterdir. Kitlenin çok

kanlanması bu kitlenin habis özellik taşıdığının bir göstergesidir.

"Kitleye yönelik Doppler" şeklinde adlandırılır.


 


 


 


 


 


 


 

www.radistanbul.com

www.goruntulememerkezi.com

www.ikinciduzey.com

Tüm batın, üriner sistem, pelvik, troid ultrasonlarına ek olarak gebelerde 2. Düzey ultrason, gebelik ultrasonu, 3d 4d boyutlu ayrıntılı ultrason çekimleri, mamografi, kemik dansitometri, osteoporoz testi,tüm renkli doppler ve tüm ultrsonografik incelemeler

Doğuma Genel Bakış

Bir Çocuk Yetiştirmek

Eşlerin Muayenesi

Kadında Aylık Çevrim

Fertilizasyon

Kalıtsal Tehlikeler I

Kalıtsal Tehlikeler II

Kısırlık = Sterilite

Kısırlık Araştırmaları

Evlat Edinme

Gebelik Belirtileri

Gebeliğin Tespiti

Bebeği Bekleyiş

Doktor Muayenesi

Gebelikle Yeni Sorunlar

İlk Üçayda Vücuttaki Değişiklikler

İlk Üçayda Beslenme

Gebelikte Sağlık ve Bakım

Gebelikte İlaç Kullanımı

Gebelikte Bulaşıcı Hastalıklar

Kendiliğinden Düşük

İkinci Üçaylık Dönem

İkinci Üç Aylık Dönemin Sorunları

İkiz Gebelik

Doğuma Hazırlık

Son Üçayda Vücuttaki Değişiklikler

Emzirmeye Hazırlık

Son Üçayda Sorunlar

Gebelikte Özel İncelemeler

Ultrasonografi

Amniyoskopi

Amniyosentez

Biyofizik ve Biyokimyasal Kontroller


 


 


 


 


 


 


 


 

Gebelik Hesaplayıcısı


 


 

Yavrunuzun Sağlığı İçin

Babaya Öneriler

Sağlık Muayenesi

Gebelik Testi Öyküsü

Çiftin Kısırlığa Tepkisi

Gebe Kalmak / Önlemek

Varolduğunu Öğrendiğim Zaman

Düşük

Pratik Öneriler

Gebelik ve Jimnastik

Gebelik ve Cinsel Yaşam

Frengi ve Verem


 


 

http://www.goruntulememerkezi.com/


 


 


 

Anne ve Çocuk Beslenmesi :

Anne Karnında

Doğumdan 6. Aya

7 - 12. Aylarda

1 - 3 Yaşlarda

4 - 6 Yaşlarda

Özel Durumlarda


 


 


 


 


 


 


 

İKİNCİ DÜZEY FETAL ULTRASONOGRAFİDE


 

  1. ANENSEFALİ
  2. ENSEFALOSEL
  3. SPİNA BİFİDA
  4. MENENGOSEL
  5. MİYELOMENENGOSEL
  6. DANDY WALKER MALFORMASYONU
  7. CHOROİD PLEKSUS KİSTİ
  8. ARAKNOİD KİST
  9. HİDROSEFALİ
  10. GASTROSCHİSİZ
  11. OMFALOSEL
  12. FETUS PAPİRACEUS
  13. ÇOĞUL GEBELİK
  14. FETAL ASİT
  15. POLİHİDROAMNİOS
  16. OLİGOHİDROAMNİOS
  17. RENAL ANOMALİLER
  18. SSS ANOMALİLERİ
  19. EKSTREMİTE ANOMALİLERİ
  20. KRANYAL ANOMALİLER
  21. MEGAURETER
  22. UPJ OBSTRUKSİYONU
  23. BARSAK ATREZİLERİ
  24. DUDENAL ATREZİLER
  25. KALP ANOMALİLERİ BOŞLUKLAR
  26. VB ANOMALİLER ARAŞTIRILMAKTADIR.

http://www.goruntulememerkezi.com/

Ekstremitelerde arterial ve venöz doppler, karotis vertebral doppler, renal arter doppleri, gebelik doppleri de dahil olmak üzere tüm doppler uygulamaları,

KISA BİLGİLER


 

RENKLİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ

http://www.goruntulememerkezi.com/

Vücuttaki damarlar içerisinde akan kanı görüntüler. Ağrısız bir tanı yöntemidir. Prob adı verilen bir alet incelenecek damarın üzerindeki ciltte gezdirilir. Prob ses dalgalarını vücuda gönderir ve yansıyan ekoları tekrar alır. Bilgisayar aracılığı ile organlardan yansıyan ses dalgaları görüntü haline dönüştürülür. Damarlar içerisinde akan kan hücrelerinden yansıyanlar 'Doppler etkisi' oluşturur. Bu olay sabit duran bir kişiye yaklaşan ve yanından geçerek ondan uzaklaşan ambulansın sireninin kulağımızda bıraktığı etkiye benzer. Aynı şekilde proba yaklaşan ve uzaklaşan kan hücrelerinden yansıyan ses dalgaları damarların farklı renklere boyanmasına neden olur. Böylece vücutta normalde ters yönde akım içeren atar ve toplar damarlar birbirinden ayırtedilebilir.


 

Ne İşe Yarar?

Renkli Doppler ultrasonografi ile vücudumuzun hemen her bölgesinde arter ve venlerdeki hastalıklar tanınabilirler.


 

Ultrason Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Kan damarlarınızın incelenmesi için renkli Doppler ultrasonografi tetkiki yaptıracaksanız ultrason ile ilgili bilginiz olmasına veya geçmişte bu tetkiki yaptırmış olmanıza rağmen hala sorularınız olabilir. Bu sorular Amerikan Ultrasonografi Enstitüsü (AIUM) nün yayımlanmış verileri göz önüne alınarak cevaplandırılmaya çalışılmıştır.

Ultrason Nedir?

Ultrason insan kulağının duyamayacağı yükseklikte frekansa sahip ses dalgasıdır. Cildin üzerinde gezdirilen bir prob yardımıyla vücuda gönderilen ses iç organlardan geri yansır. Yansıyan dalgalar (ekolar) prob tarafından tekrar alınır ve elektronik bir cihaz yardımıyla iç organların ekranda izlenebilen görüntüleri haline dönüştürülür. Bu tip ultrason 2D veya iki-boyutlu ultrason olarak adlandırılır. Devamlı olarak değişen bu görüntüler videokasete veya film kağıdına kaydedilebilir.

Renkli Doppler Ultrason Nedir?

Kan akımını değerlendirmek için kullanılan özel bir ultrason tipidir.

Geri dönen ekoların oluşturduğu görüntüler küçük monitörden izlenir. Ayrıca hareket eden kanın yansıttığı, geri dönen ses dalgaları cihazdaki hoparlörlerden duyulabilir. Bu sesler ağaçlara çarpan rüzgarın sesine benzer. Doktorun ekranda görüntüleri daha rahat görebilmesi için incelemenin yapıldığı oda işlem sırasında karanlıktır.

Klinikte kullanılan birkaç çeşit Doppler ultrason tipi vardır:

1. Devamlı Dalga renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarındaki akım hakkında bilgi sağlamak için ses dalgalarının amplitüdündeki değişiklikleri kullanır. Tetkiki yapan hekim daralmış bir bölgeden geçen kan akımını değerlendirmek için probun oluşturduğu sesleri dinler. Ses farklılıklarına gore tanıyı koyar.

2. Dupleks Doppler Ultrason: Dupleks Doppler ultrason kan damarlarının ve damarları çevreleyen organların görüntüsünü almak için standart ultrason yöntemlerini kullanır. Ayrıca bir bilgisayar Doppler seslerini, incelenen damardaki kan akımının hızı ve yönü hakkında bilgi veren grafiklere çevirir. Bu tip Doppler ultrasonla vücut içindeki yapıları görmek ve bu yapıların içindeki kan akımını değerlendirmek aynı anda mümkün olur. Bunu gerçekleştirmek için ultrason makinası aynı anda iki ultrason yöntemini birlikte kullanır. Sadece damardaki kan akımının değerlendirilmesi isteniyorsa dupleks Doppler ultrason kullanılır.

3. Renkli Doppler Ultrason: Kan damarlarının içerisinde akan kanı temsilen bir bilgisayar Doppler seslerini kan damarlarının görüntüleri üzerine düşürür. Damardaki kan akımının hız ve yönünü temsil eden renkler biçimine çevirir.

4. Power Doppler Ultrason: Power Doppler ultrason akan kana renkli Doppler ultrasondan 5 kat daha duyarlı olan tekniktir. Power Doppler ultrason standart renkli Doppler ultrason yöntemiyle çok zor veya imkansız olan görüntüleri elde edebilir. Ayrıca, power Doppler ultrason karaciğer, böbrekler, testisler gibi parankimatöz organlarda kan damarlarındaki akımı değerlendirmek için kullanılır.

Doppler Ultrasonografi Neden Yapılır?

Doppler ultrason incelemesi kan damarları ve kanın damarlardan geçişi hakkında çok önemli bilgiler verir. Özellikle atar damar ve toplar damarlardaki problemleri değerlendirmek için çok uygun bir yöntemdir. Vücudumuzun her yerinde kan damarları olduğundan Doppler ultrason vücudumuzun hemen hemen her yerinde kullanılabilir. En sık kullanılan bölgeler boyun, kalp, karın ve bacaklardır.

Boyunda, renkli doppler ultrason en sık şah damarlarını ve vertebral arterleri (karotis vertebral ) incelemek için kullanılır. Bu damarlar beyine kan taşırlar ve tıkanabilirler. Tıkanma ''inme''ye neden olabilir. Doppler ultrason ile kan akımı ve yönünün doğru olup olmadığı hakkında bilgi edinilir.

Karın bölgesinde, Doppler ultrason başlıca tansiyon yüksekliğini araştırmak amacıyla böbreklerin, siroz gibi hastalıkları değerlendirmek için karaciğerin, dalak karın ağrısı nedenini araştırmak için barsaklara kan taşıyan damarların, tümör içi ya da komşuluğundaki damarların değerlendirilmesinde kullanılır.

PORTAL HİPERTANSİYON


 

    İki anatomik ağ arasında kalan dolaşım bölümüne portal sistem denilmektedir. Hipofizin portal sistemi, karaciğerin portal sistemi gibi. Karaciğerin portal sistemi, sindirim sistemi ve dalağın venöz kapiller ağı ile başlar. Splenik ve mezenterik venlerin birleşerek oluşturduğu vena porta ile devam eder. Sinüsoid adı verilen karaciğer içi kapiller sistemde sonlanır. Portal kan sinüsoidlerde karaciğer hücreleri ile temastadır. V. Porta yoluyla gelen kan sinüsoidlerde kısmen arter kanı ile karışır sonra sentral venlere oradan da v. Hepatikalar yoluyla v. Cava inferiora gider. İstirahatte dakikada 800 ml olan portal kan akımı sindirim esnasında 1600 ml'ye çıkar. Bu esnada kollebe sinüsoidler açılır. Portal akımın önündeki direnç azaltılır. Basıncın artışı engellenir. Normal koşullarda portal basıncı ayarlayabilen sinüsoidler kendilerine ait bazı patalojik durumlarda bu özelliklerini kaybederler. Siroz bunun en sık karşılaşılan örneğidir. Sinüzoidler normal olmalarına karşın portal kanın buraya kadar erişemediği durumlarda (presinüsoidal nedenler) basınç düzenlenmesinde etkili olmazlar. Her iki durumdada portal basınç yükselir. Basınç artışı sinüsoidal direnç azaltılmasıyla kontrol edilemediğinden sistem içinde direnci azaltabilecek ikinci mekanizma devreye girmeye başlar. Portosistemik şantlar açılır.

    Primer karaciğer hastalığı veya ekstrahepatik vasküler sistem anatomisindeki bozukluk sebebiyle portal basınç yükselebilir. Portal sistemdeki basınç yükselmesine paralel olarak osefagoastrik varisler oluşur, asit, hipersplenizim ve ensefalopati gelişir. Protal ven sisteminde diğer periferik santral venlerde görülen valv mekanizması olmadığından portasistemik şantlar kolaylıkla oluşur.


 


 

Bacaklardaki kan akımının değerlendirilmesinde, atar damarlardaki tıkanıklıkların, toplar damarlardaki pıhtıların yada bacak şişmesinin nedeninin gösterilmesinde temel yöntemdir.

Tetkik Öncesi Hazırlık Gerekir mi? Tetkik Sırasında Ağrı Olur mu?

Çoğu Doppler ultrason incelemesi için hazırlık gerekmez. Karın bölgesini içeren incelemeler için tetkik öncesi 6 saat açlık istenir. İnceleme sırasında kullanılan ve cilde sürülen jel kolayca silinebilmesine rağmen kolay yıkanabilen bir giysi giyilmesi önerilir. İnceleme ağrılı değildir. 

Doppler ultrason incelemesi ortalama 15 – 60 dakika sürer. İşlemin süresi incelenecek vücut bölgesine ve anatomisinin zorluğuna göre değişir. Arteriyoskleroz (damar sertleşmesi) hastalığında damarları değerlendirmek güç olabilir ve tetkik daha fazla zaman alabilir.

Doppler ultrason konusunda uzmanlaşmış hekimler tarafından yapılır ve değerlendirilir.

Kontrol tetkikleri hastalığın tedaviye cevap verdiğini veya ilerlediğini değerlendirmek için gerekli olabilir.

Bilinen zararlı bir etkisi yoktur. Yıllardır yaygın olarak kullanılan tanısal ultrasona ait bildirilmiş yan etki bulunmamaktadır. Gelecekte ultrasonun olası biyolojik etkilerinin tanımlanması ihtimalinin olmasına rağmen, bugünkü bilgilerimiz ultrasonun hastalara faydalarının, eğer varsa bile, risklerinden daha ağır bastığı yönündedir.


 


 

VARİS NEDİR?

Derimizin altındaki yüzeyel toplardamarların yetmezliğidir. Bir başka deyişle, bacaktaki yüzeyel toplardamarların genişleyerek kıvrıntılı büküntülü bir görünüm alması ve derinin altında görünür olmasıdır. Bunun temel nedeni
de toplardamarların içinde bulunan
kapakçıkların bozulmasıdır.
Varisler deriden gözüken kırmızı, mavi - mor ince ya da parmak kalınlığına varabilen damar genişlemeleri şeklinde görülebilir. Genetik yatkınlığı olanlarda, kadınlarda, ayakta uzun süreli kalmayı gerektiren meslek gruplarında (hekimler, öğretmenler vs) daha sık görülmektedır. Varisi olan kadınların hamilelik dönemlerinde varis şiddeti artabilmektedir.

Günümüzde kapakçıkların bozuk olup olmadığı renkli Doppler ultrasonografi ile kolaylıkla tanınabilmektedir.


 

  • PENİL RENKLİ DOPPLER

    Sertleşme problemi (ereksiyon kusuru-impotans) varlığında penisin kan akımının bozuk olup olmadığına bakılır.  


     

    Ereksiyon Kusuru (İmpotans) Nedir?

    Erkek cinsel organı penis, normal koşullarda yumuşak bir dokudur. Cinsel uyarı karşısında bu bölgeye kan getiren atar damarlarda akım artar. Kanın geriye dönüşünü sağlayacak toplar damarlarda ise kasılma olur. Peniste süngersi cisimler içerisinde hızla biriken kan geri çıkamaz. Bu birikme, penisin şişmesine ve sertleşmesine neden olmaktadır. Erkek cinsel organının cinsel birleşme için gereken sertliğe ulaşamaması impotans, iktidarsızlık olarak isimlendirilir.

    Başlıca Nedenleri Nelerdir?

    İmpotans bir hastalık değildir.
    Bir takım sorunların kendisini ikincil olarak gösterme şeklidir. Günümüzde bu sorun üzerinde ciddi çalışmalar yapılmış ve nedenleri 4 ana grupta belirlenmiştir:

    1.Psikolojik nedenler
    2. Fiziksel nedenler
    3. Hem ruhsal hem fiziksel nedenler
    4. Nedeni bilinmeyenler

    Yaklaşık %85 olguda neden fiziksel (organik) dir. Olguların %10' dan biraz daha fazlası ise psikolojik nedenlidir. Yani bütün sorun kişinin düşüncelerinde saklıdır. %5 kadar olguda neden bilinememektedir. Bir erkekte bir kez impotans görüldüğünde, bunu hep yaşamak korkusu psikolojik nedenli impotansa dönüştürebilir. Eğer bir fiziksel neden bulunamıyorsa psikolojik impotans olduğu düşünülür. Kötü evlilikler, düşük cinsel performans, iş stresi, depresyon impotans nedeni olabilir.

    Her erkek hayatında bir ya da birkaç geçici impotans dönemi yaşar.

    Fiziksel impotans nedenleri arasında Diabetes Mellitus (şeker hastalığı), damar hastalıkları, pelvis bölgesinin ciddi operasyonları, bel kemiği travmaları gelir. Ayrıca;

    Endokrin (hormonal) Nedenler: Ereksiyon için, başta testesteronun etkisine ihtiyaç vardır. Eksikliğinde mutlaka impotans görülmez. Tiroid hormonlarının eksikliği de tam olmayan ereksiyona neden olabilir. Prolaktin hormonunun fazlalığı testesteron yapımını azaltacağından ciddi impotansa neden olabilir.

    Bazı ilaçlar: Östrojenler, anti-androjenler, LHRH analogları, beta blokerler, kalsiyum antagonistleri, MAO inhibitorleri, trisiklik anti-depresanlar da impotans nedeni olabilmektedir. 

    Madde Bağımlılığı İmpotans Yapar mı?

    Alkol, sigara gibi madde bağımlılıkları da impotans konusunda ciddi sorunlar yaratmaktadır.

    İmpotansta Renkli Doppler İnceleme Nasıl Yapılır?

    www.radistanbul.com

    www.goruntulememerkezi.com

    www.ikinciduzey.com

    http://radistanbul.blogspot.com


     

    Renkli Doppler ultrasonografi ile penise arterler ile yeterli kan gelip gelmediği, yeterli kan geliyorsa, gelen kanın penis içerisinde yeterince kalıp kalmadığı (toplar damar kapaklarının sağlam olup olmadığı) tespit edilir.

    Penis içi kapiller damarların genişlemesini sağlamak amacıyla inceleme sırasında penis içerisine damar genişletici bir ilaç -hasta yaşı göz önüne alınarak- belirli dozda verilir.

    Penis cildi üzerine jel sürülerek ultrasonografi probu ile penis içi damarlar değerlendirilir.

    İnceleme ağrılı değildir. Bazen penis içerisine verilen ilaç hafif yanma hissi verebilir.

    İlk defa 1980' li yıllarda kullanılan renkli Doppler ultrasonografi, ereksiyon kusurunda patolojinin damar kaynaklı olup olmadığını belirler. Tetkikin yapıldığı odanın sessiz ve loş olması gerekir. Hastanın da gergin olmaması tetkikin doğruluk oranını artırır.

    Peniste oluşan sertleşmenin kaybolma süresi bazen (özellikle psikolojik impotansta) uzayabilir. Bu nedenle test sonrası cinsel uyarı, mastürbasyon ve cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.

    Tetkikin Zararlı Etkisi Olur mu?

    Renkli Doppler ultrasonografi ne inceleme sırasında ne de inceleme sonrasında hiç bir zarar vermez. Cinsel hayatı olumsuz yönde etkilemez.

    www.radistanbul.com

    www.ikinciduzey.com


     


     


 


 


 

  1. AYRINTILI ULTRASON
  2. MEME RENKLİ DOPPLER
  3. PROSTAT RENKLİ DOPLER
  4. JİNEKOLOJİK RENKLİ DOPLER
  5. KİTLE LEZYONU RENKLİ DOPLER
  6. OBSTETRİK DETAYLI DOPLER
  7. DOPPLER
  8. DOPPLER
  9. RENKLİ ULTRASON DOPPLER
  10. ULTRASYON USG US ULTRASON ULTRSONOGRAFİ GÖRÜNTÜLEME
  11. RENKLİ MEME ORBİTA TİROİD DOPLERİ USG
  12. DETAYLI ULTRASON
  13. DETAYLI RENKLİ ULTRASON
  14. RENKLİ DOPPLER
  15. ULTRASON
  16. MAMOGRAFİ
  17. KEMİK DANSİTOMETRİ
  18. KEMİK ERİME TESTİ
  19. HAMİLE ULTRASONU
  20. PANORAMİK RÖNTGEN
  21. STANDART PANORAMİK RÖNTGEN
  22. ÇENE FİLMİ
  23. SEFALOMETRİK RÖNTGEN
  24. DÖRT BOYUTLU ULTRASON
  25. GEBELİK ULTRASONU
  26. OBSTETRİK ULTRASON
  27. ABDOMEN ULTRASONU
  28. OBSTETRİK RENKLİ DOPLER
  29. UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME
  30. UYGUN FİYATLI ULTRASON DOPPLER
  31. GEBELİK DOPPLERİ GEBELİK RENKLİ DOPPLERİ

    ANADOLU YAKASI GÖRÜNTÜLEME GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ VE TÜM BAĞLI SEMT VE KÖYLER GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

  32. AİLE HEKİMLERİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ AİLE HEKİMİ HASTALARINA UYGUN FİYATLI GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  33. OSTEOPOROZ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  34. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ
  35. GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

    DİŞ RÖNTGENİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA

  36. RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE ÇEKMEKÖY ŞİLE AĞVA RİVA BEYKOZ TAŞDELEN ÖMERLİ DUDULLU TEPEÜSTÜ İMES MODOKO İKEA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

    DİŞ FİLMİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836 GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ 0-216-5218836 RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÜMRANİYE 0-216-5218836

    GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ ÇEKMEKÖY ÜMRANİYE ŞİLE AĞVA SARIGAZİ SAMANDIRA SULTANBEYLİ SANCAKTEPE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ÜSKÜDAR ÇEKMEKÖY ŞİKLE TAŞDELEN REŞADİYE AĞVA ÜMRANİYE GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ KADIKÖY ALTUNİZADE BAĞLARBAŞI ÜSKÜDAR ŞİLE ÜMRANİYE AĞVA GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MEKEZİ DOPLER DOPPLER RENKLİ DOPPLER DİJİTAL PANORAMİK SEFALOMETRİK RÖNTGEN MAMOGRAFİ MAMMOGRAFİ KEMİK ERİME TESTİ KEMİK MİNERAL DANSİTOMETRİ OSTEOPOROZ TAKİP TARAMA


     


     


     


     


     

    http://www.goruntulememerkezi.com/


     


     


     


     


     

    MERKEZİMİZDE YAPILAN TETKİKLER www.radistanbul.com


     

    

ULTRASONOGRAFİ

TETKİK İŞARET

RENKLİ DOPPLER RDUS

TETKİK İŞARET

ÜST ABDOMEN USG

 

KAROTİS VERTEBRAL ARTERLER

 

ALT ABDOMEN USG

 

HER İKİ ALT EKSTREMİTE VENÖZ

 

TÜM ABDOMEN USG

 

HER İKİ ALT EKSTREMİTE ARTER

 

JİNEKOLOJİK USG

 

SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ

 

FOLİKÜLOMETRİ USG

 

SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ

 

TİROİD USG

 

SAĞ ALT EKSTREMİTE ARTER

 

HEPATOBİLİER USG

 

SAĞ ALT EKSTREMİTE VENÖZ

 

TRANSREKTAL USG

 

SOL ALT EKSTREMİTE ARTER

 

TRANSVAGİNAL USG

 

SOL ALT EKSTREMİTE VENÖZ

 

ORBİTA US

 

HER İKİ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ

 

PENİL USG

 

HER İKİ ÜST EKSTREMİTE ARTER

 

KALÇA USG

 

SAĞ ÜST EKSTREMİTE VENÖZ

 

PELVİK USG

 

SAĞ ÜST EKSTREMİTE ARTER

 

YUMUŞAK DOKU USG

 

SOL ÜST EKSTREMİTE VEN

 

BOYUN USG

 

SOL ÜST EKSTREMİTE ARTER

 

PAROTİS USG

 

BİLATERAL ALT EKSTREMİTE AV

 

SUBMANDİBULER USG

 

BİLATERAL ÜST EKSTREMİTA AV

 

MEME USG BİLATERAL

 

PROSTAT RDUS

 

MEME USG SAĞ

 

MEME RDUS

 

MEME USG SOL

 

JİNEKOLOJİK RDUS

 

ÜRİNER SİSTEM USG

 

TRANSVAGİNAL RDUS

 

SKROTAL USG

 

TRANSREKTAL RDUS

 

4D OBSTETRİK

 

RENAL ARTER RDUS

 

3D OBSTETRİK

 

RENAL VEN RDUS

 

OBSTETRİK USG RUTİN

 

MESENTER ARTER RDU

 

TORAKS USG

 

PORTAL SİSTEM RDUS

 

YÜZEYEL USG

 

OBSTETRİK RDUS

 

SUPRAPUBİK USG

 

4D OBSTETRİK USG

 

SAFRA YOLLARI USG

 

3D OBSTETRİK USG

 

AYRINTILI RENAL USG

 

SKROTAL RDUS

 

DİJİTAL PANORAMİK RÖNTGEN

 

PENİL RDUSG

 

DİJİTAL SEFALOMETRİK RÖNTGEN

 

II. DÜZEY OBSTETRİK

 

MAMMOGRAFİ MAMOGRAFİ

 

KİTLE LEZYONU RDUS

 

KEMİK ERİME TESTİ BMD

 

ORBİTA RDUS

 


 


0-216-5218836

RADİSTANBUL GÖRÜNTÜLEME MERKEZİ

ÜMRANİYE-ÇEKMEKÖY-PENDİK

0-216-521 88 36

0-216-642 34 32

    www.radistanbul.com

www.ikinciduzey.com

www.goruntulememerkezi.com


 


 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder